Haber

Hatay’da Depremzede Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sesi Duyuldu: “Tayyip Erdoğan 10 Bin TL Depozito Verileceğini Söyledi.

HABER: ÇAĞATAN AKYOL – Kamera: ADEM KARABAYIR

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Hatay’ın Defne ilçesinde dinlediği depremzede, “Bu çocuğu 15 gün önce yoğun bakımdan çıkardım. Bu çocuğun buhara ihtiyacı var, bizde elektrik yok. Soba olması gerekiyor. Çocuğun yanında yanıyor, sobamız yok. Herkeste bit var. “Duş alması lazım, bizde duş yok. Nasıl olacak? Şaşırdık. Tayyip Erdoğan 10 bin TL para yatırılacağını söylüyor. Kime ve neye yetecek? Herkesin evi gitmiş, barınağı gitmiş. Milletin cenazeleri var. Para geçmiyor. Demek istediğim. Kıymetli ihtiyaçlarımız var. Hiçbiri karşılanmıyor” dedi.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Hatay’ın Defne ilçesinde depremzedelerin sorunlarını dinledi. Kılıçdaroğlu, Defne İlçe Mahalle Muhtarları Derneği’ni de ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, Dernek Başkanı Muhsin Demirel’e taziyelerini ve geçmiş olsun dileklerini ileterek, “Çok acılar çektik” dedi. Demirel dedi ki:

“MUTLULUĞUMUZ”

“Şu anda durumumuz perişan. Deprem değil afet yaşadık. Afet kıyamet gibi bir şey. Devlet büyüklerimizden en büyük ricamız yeni doğan çocuklar için, çırılçıplak çıktığımız için yeni doğan hakkındayız. bebeğim, bizi giydirmeliler.” Eski günlere dönmek mümkün mü imkansız mı Allah bilir çünkü ‘hasarsız’ verilen evim harabe halinde.

“ÇADIR BÜYÜMÜYOR”

Dışarıda uyuyoruz. Bunu devlet büyüklerimden istiyorum. Sarsıntıdan kurtulanlar için hijyen malzemeleri, en başta kadınlarımızı düşünmeliyiz. Minik çocuklarımız, geleceğimiz… Hijyen istiyorum, küçük çocuklarımıza iç çamaşırı… Üstelik çadırlar da yetmiyor. İnsanlar şu anda bir mahalleden diğerine göç ediyor. Bahçelerin ortasına çadır kurmaya çalışıyor. Benim mahallem 14 bine yakın, şu an 150 kişi yok bende. Ama dağıttığım çadır sayısı; ama 12-13 günde 40 çadır geldi.

“AMA YATAK ODASINDAKİ HASTAYA ACİL VEREBİLİRİM”

Sayın Cumhurbaşkanımızla yaptığımız sohbette ben de söze döktüm. Çadırlar bize yetmedi. Yemek yeterli değildi. İnsanlar vatanlarına dönmek istediler. Geri dönmeye çalışırken başka bir beyin sarsıntısına yakalandı. Bu sefer yaralandık. Bu insanların istediği bir şey var: Geleceğimiz hakkında yanlış bilgilendirilmemek adına bir şeyler istiyoruz. Şu anda bilgi kirliliği var. Konteynerimiz yok, çadırımız hatasız değil. Defterimde çadır isteyen 200-300 arkadaş var. Onları şu anda veremem. 10 amam var Ama acil, yatalak birine verebilirim. Bekliyorum.

“HALKIMIZ ÇADIR KENTTE KALMAK İSTEMİYOR”

Halkımız çadırkentte kalmak istemiyor. Birinci ve ikinci gün burada ganimetlerimiz vardı. Bu evler yağmalandı. Ertesi gün valiye durumu anlattıktan sonra güvenlik güçlerimiz burada. Hayatım gitti. Çocuklarımı enkazdan kurtardım, şu anda İstanbul’da tedavi görüyorlar. Ama neden o gün için kimse o ruhlara müdahale etmedi? Abimin oğlunu sağ kurtaramadık ama gelinimizi kurtardık, diğerlerine gidemedik. Araçlar gelmedi, hayır. Ellerimizle, tırnaklarımızla… Kimse buna hazır değildi. O anda devletimizin orada hazır olmasını isterim. Çünkü ikinci güne gittiğimizde kimseyi göremedik. Ama üçüncü gün… Maalesef bir canımızı daha kaybettik. Geri kalan 12 kişiden 3’ü çıkınca siz can yakınlarım. Herkese yakın biri vefat etti. Bence biraz daha fazla katılım olsaydı, şu anda birkaç kişi daha hayatta olabilirdi. Bize ne yapabilirseniz; hijyen ekipmanları, çadır, konteyner…. Konteynerler daha güzel, daha güvenli. Bunları bir an önce yapmak… Suyumuz yok. Şimdiye kadar bir kez yıkandım.”

“HERKES EVİNİ KORUMAK İSTİYOR”

Bir Defne Belediye Meclisi üyesi de şunları söyledi:

“Sayın Başkan bizim en büyük sorunumuz mahallede çiftçilik yapan çok insan var. Mahallede koyun besleyen, tavuk besleyen çok insan var. Bireysel çadırlar kurulsun istiyorlar. Kişisel çadırlar kurulduktan sonra. yukarı, konutlarına yakın bir parkta veya bölgede yaşamak istiyorlar, bu amaçla çadırkente gönderemiyoruz, herkes konutunu korumak istiyor, yağma nedeniyle mahalleyi terk etmek istemiyor, sahip olduk. su yükü.Dahası biraz daha rahatlar.Esnaf zararının nasıl karşılanacağını bilmez.Bununla ilgili bilgi almak isterler.Bir rivayet vardır:Beşli Müteahhitler garanti verir derler. şehrin yeniden yapılanması.Şehir yeniden yapılacaksa biz buradaki esnafın çalışmasını istiyoruz.Bir daha burayı dudak yapmak istemiyoruz.Bizim insanımız sadaka alacak insanlar değil.Biz sadık insanlarız. vatan millet alışık değiliz Ey açık eller.”

KILIÇDAROĞLU: BAŞKAN ARKADAŞ ÇİN’DEN ÇADIR İTHALAT ETMEYE ÇALIŞIYOR

Kemal Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

“Gittiğimiz her yerde benzer şikayetler var. Gerçekten önemli bir çadır sorunu var. İnsanlar çadır bulamıyor. Normalde Kızılay ve AFAD’ın çadır stoğu olması gerekirdi. Ama yok. Davet ettik: ‘Kim kim? çadırı var mı varsa gelip alırız’ Ama çadır bulamıyoruz Belediye başkanı bir arkadaşımız Çin’den çadır ithal etmeye çalışıyor Nereden gelirse gelsin bulursak gönderiyoruz.

İki büyükşehir belediyesi su sorunuyla ilgili çalışıyor. Hatlarda arıza var. Sadece düğmeye bastığınızda olmuyor. Bunun için de çalışıyorlar.

“SOSYAL DEVLET DEDİĞİMİZ VATANDAŞINI GÖSTEREN DEVLETTİR”

Hatay’ın yeniden imarına ihtiyacımız var ama Hataylıları göz ardı ederek değil. Buranın tarihi dokusu ve kimliği korunmalıdır. Bu kültürün korunması gerekiyor. Tarihi dokunun korunması gerekiyor. Büyükşehir belediye başkanımıza o konuyu anlattık; ‘Şehirle ilgili plan yapacaksanız tarihçileri arayacaksınız, plancıları arayacaksınız’. Aynı zamanda hiçbir Hataylı’nın da hakkının yitirilmesini istemiyoruz. Buna da izin verilmemelidir. Herhalde özel bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor. Esnafın, mesken sahibinin, çiftçinin hakkını korumak zorundasınız.

Sosyal devlet dediğimiz vatandaşını gözeten devlettir. Her türlü imkanım varken sosyal devlet bana ne verecek? Ama şimdi dükkânım yok oldu, evim yıkıldı, bahçem yok, yatacak yerim yok. O zaman sosyal devlet gelip bizimle ilgilensin. Belediye başkanlarımız burada, bir arada. Birisi bir şey yapmak isterse, onu teşvik ederiz.”

DEPREMDE: İYİLİK İSTEMİYORUZ

Dernek Başkanı Muhsin Demirel şunları söyledi:

“65 yıldır böyle bir kıyamet, böyle bir felaket görmedim. Enkaz altında kalıp kaçmak isteyen biri 7 metrelik sokaktan çıkamaz. En az 20 ve daha fazla kişinin yer bulabileceğine inanıyorum.” Sokaklar yıkılacağı zaman kaçış. Bir sokak oluşsun istiyorum.”

Bir başka vatandaş ise, “Biz hayır istemiyoruz. Hataylılar çok çalışkan insanlar. Biz kerpiç yapan, çimento yapan, dünyanın her yerinde imalat yapan insanlarız. Yardımların gelmesinin arkasındayız” dedi.

Bir depremzede daha Kılıçdaroğlu’na şunları söyledi:

“Yedi Günden Beri Banyo Yapmadım”

Babam AKP’li. Sorun yok. Ben CHP’liyim. Ben bu devletin çocuğuyum. Ben devlet çocuğu değilim. Hükümeti ve devleti kuran Atatürk’tür. Bu ülke şahıslar tarafından kurulmadı. Hepimiz bu Cumhuriyetin çocuklarıyız. Yedi gündür banyo yapmadım. Hiç olmazsa eşlerimizin, çocuklarımızın, kusura bakmayın, abdest alacak yerleri var. Korkudan meskene gidemeyiz. Her yer mahvoldu. Devletimiz sağ olsun yeme içmeyi ihmal etmiyorlar, getiriyorlar. Bağış yapanlardan Allah razı olsun. Ama en azından kadınların ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri bir yerleri olmalı. Başka bir şey istemiyoruz.

“KRONİK ASTIMLI ÇOCUKLARA BUHAR VE JENERATÖR GİBİ ŞEYLER VERİN”

Ben bir köy çocuğuyum. Atatürk’ün ‘Köylü şehrin ve milletin efendisidir’ diye bir sözü vardı. Yani devletim bana yiyecek vermese de kendi imkanlarım ve mal varlığımla çocuklarıma bakacak yaştayım. Tanrıya şükür, buna ihtiyacım yok. Gelip küçük şeyleri alıyorum. Çocuk bezi vs. Bu küçücük çocuklara, kronik astımı olan çocuklara en azından buhar, jeneratör gibi şeyler versinler. İki gündür tek başımıza nöbet tutuyoruz. Siz var oldukça bu ülke asla parçalanmayacak. Tanrı varlığınızı kutsasın.”

“İLAÇLARINI KAYBEDEN VE İLAÇLARININ İSMİNİ BİLMEYENLER VAR”

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden bir yetkili şunları söyledi:

“Daha önce yıkanma imkanı çok olmadığı için İzmir Büyükşehir Belediyemizin kurduğu yerler ile bu sorun çözülecek. Daha çok cilt problemleriyle karşılaşıyoruz. Bunun dışında göçük altında kalarak ilaçlarını kaybedenler de var maalesef. ve ilaçlarının isimlerini bilmiyoruz.E-nabızlarından öğrenip sağlamaya çalışıyoruz.İletişim halindeyiz.Eksiklerimiz hemen bize iletiliyor, tamamlıyoruz.Burasını küçük bir poliklinik yaptı. .”

15 gün önce çocuğunu yoğun bakımdan çıkaran kadın, Kılıçdaroğlu’na şunları söyledi:

“Bu çocuğu 15 gün önce yoğun bakımdan çıkardım. Bu çocuğun buhara ihtiyacı var, bizim elektriğimiz yok. Yanımızda çocuğun sobası olması gerekiyor, bizim sobamız yok. Herkeste bit var. Onun ihtiyacı var. duş almak için duş almıyoruz, nasıl olacak şaşırdık, ‘sonra nereye gideceğiz’ diyorlar, ‘geçici’ diyorlar, sonra ne yapacağız, diyorlar bize , ‘Kapsayıcıya yazarsanız yazılacaksınız, aksi takdirde dışarıda kalacaksınız.’ Şaşırdık.

“TAYYİP ERDOĞAN 10 BİN TL GİBİ PARALARIN TUTACAĞINIZI SÖYLÜYOR. KİMİN İÇİN VE NEYE UYGUN OLACAK”

Bu çocuk için bir soba yakmalıyım. Yapamam, izin vermiyorlar. Çocuk sabaha kadar öksürüyor. Ciddi bakımdan çıktı. Samandağ’dan çıktım, getirdim. Çocukları yıkayamıyoruz, 15 günden beri kokuyorlar. Çamaşır yıkayacağız, yıkayamayız. Tayyip Erdoğan 10 bin TL para yatırılacağını söylüyor. Bu kime yetecek? Herkesin evi gitmiş, yeri gitmiş. İnsanların cenazeleri var. Yani para değil. Değerli ihtiyaçlarımız var. Hiçbiri hoş karşılanmıyor.”

Kılıçdaroğlu, depremzede kadına, “Aslında size yer olana kadar kimse sizi buradan çıkaramaz. Emin olun. Siz söyleyin. Televizyonlar alır, yayınlarlar. Biz elimizden geleni yaparız. bize ne düşerse.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu